Zaman edatları bir olayın ne zaman olduğunu belirtmek için kullanılır. Türkçedeki “-de, -da, -te, -ta” gibi eklerin görevini üstlenirler.
1. IN → Uzun zaman dilimleriyle (geniş zamanlar)
“In”, içinde bulunulan geniş zaman aralıklarını anlatır.
Bir olayın hangi ayda, yılda, mevsimde veya günün hangi bölümünde olduğunu belirtir.
Kullanım Alanları:
| Tür | Örnek | Türkçesi |
| Aylar | in January / in May | Ocak’ta / Mayıs’ta |
| Yıllar | in 2025 / in 1999 | 2025 yılında / 1999 yılında |
| Mevsimler | in summer / in winter | yazın / kışın |
| Yüzyıllar | in the 20th century | 20. yüzyılda |
| Günün bölümleri | in the morning / in the afternoon / in the evening | sabah / öğleden sonra / akşam |
| Uzun süre sonra | in a few days / in two weeks | birkaç gün içinde / iki hafta içinde |
Örnekler:
- I was born in 2000. → 2000 yılında doğdum.
- We go on holiday in July. → Tatilde Temmuz’da gideriz.
- She likes walking in the morning. → Sabahları yürümeyi sever.
- The company was founded in the 19th century. → Şirket 19. yüzyılda kuruldu.
- I’ll call you in five minutes. → Seni beş dakika içinde arayacağım.
2. ON → Belirli günlerle
“On” belirli günleri veya tarihleri belirtmek için kullanılır. Bir olay belirli bir günde gerçekleşiyorsa “on” gerekir.
Kullanım Alanları:
| Tür | Örnek | Türkçesi |
| Haftanın günleri | on Monday / on Friday | Pazartesi günü / Cuma günü |
| Tarihler | on March 5th / on 25 December | 5 Mart’ta / 25 Aralık’ta |
| Gün + sabah/öğleden sonra/akşam | on Monday morning | Pazartesi sabahı |
| Özel günler | on my birthday / on New Year’s Day | doğum günümde / yılbaşı gününde |
Örnekler:
- The meeting is on Tuesday. → Toplantı Salı günü.
- I was born on May 3rd. → 3 Mayıs’ta doğdum.
- We usually eat together on Sundays. → Genellikle Pazar günleri birlikte yeriz.
3. AT → Kesin zaman noktalarıyla
“At” belli bir saat, dakika veya nokta belirtmek için kullanılır. Bir olay tam olarak bir anda oluyorsa “at” kullanılır.
Kullanım Alanları:
| Tür | Örnek | Türkçesi |
| Saatler | at 7 o’clock / at 9:30 | saat 7’de / 9:30’da |
| Günün özel anları | at noon / at midnight / at sunrise | öğlen / gece yarısı / gün doğumu |
| Gece | at night | gece |
| Hafta sonu (UK) | at the weekend | hafta sonu |
| Bayram veya özel zamanlar | at Christmas / at Easter | Noel’de / Paskalya’da |
Örnekler:
- The class starts at 9 o’clock. → Ders saat 9’da başlıyor.
- I usually read at night. → Genellikle gece okurum.
- Let’s meet at the weekend. → Hafta sonu buluşalım.
Kıyaslama
| Zaman Türü | Edat | Örnek | Türkçesi |
| Saat | at | at 5 o’clock | saat 5’te |
| Gece | at | at night | gece |
| Gün | on | on Monday | Pazartesi günü |
| Tarih | on | on 10 July | 10 Temmuz’da |
| Gün + Bölüm | on | on Sunday morning | Pazar sabahı |
| Ay | in | in March | Mart’ta |
| Yıl | in | in 2025 | 2025’te |
| Mevsim | in | in winter | kışın |
| Uzun zaman sonra | in | in two weeks | iki hafta içinde |
Örnekler
A: When is your birthday?
B: It’s in July.
Türkçe : Doğum günün ne zaman? — Temmuz ayında.
A: Let’s meet on Friday.
B: Perfect! I’m free that day.
Türkçe : Cuma günü buluşalım. — Harika! O gün müsaitim.
A: What time does the lesson start?
B: It starts at 8 o’clock.
Türkçe : Ders saat kaçta başlıyor? — Saat 8’de başlıyor.
A: Do you usually travel in summer?
B: Yes, we always go to the seaside.
Türkçe : Genellikle yazın mı seyahat edersin? — Evet, her zaman deniz kenarına gideriz.
A: I was born in 2001. What about you?
B: Me too!
Türkçe : 2001 yılında doğdum. — Ben de!
A: Can we meet on Monday morning?
B: Sorry, I have class then.
Türkçe : Pazartesi sabahı buluşabilir miyiz? — Üzgünüm, o zaman dersim var.
A: What do you do in the morning?
B: I usually have coffee and check my emails.
Türkçe : Sabahları ne yaparsın? — Genellikle kahve içerim ve maillerime bakarım.
A: Do you celebrate Christmas?
B: Yes, we have dinner at Christmas Eve.
Türkçe : Noel’i kutlar mısınız? — Evet, Noel arifesinde akşam yemeği yeriz.
A: Let’s go shopping on Saturday.
B: Sure, what time?
Türkçe : Cumartesi alışverişe gidelim. — Tabii, saat kaçta?
A: The train leaves at 6:30.
B: Then we should hurry!
Türkçe : Tren 6:30’da kalkıyor. — O zaman acele etmeliyiz!
A: What do you usually do at night?
B: I watch TV or read a book.
Türkçe : Geceleri genellikle ne yaparsın? — Televizyon izlerim ya da kitap okurum.
A: The exam is on June 10th.
B: I need to start studying soon.
Türkçe : Sınav 10 Haziran’da. — Yakında çalışmaya başlamalıyım.
A: Where will you be in April?
B: Probably in London.
Türkçe : Nisan ayında nerede olacaksın? — Muhtemelen Londra’da.
A: What are you doing on Sunday?
B: Nothing special. Why?
Türkçe : Pazar günü ne yapıyorsun? — Özel bir şey yok. Neden?
A: Can we have a meeting at noon?
B: Sure, that works for me.
Türkçe : Öğlen toplantı yapabilir miyiz? — Tabii, bana uyar.
A: The project started in 2022.
B: It’s almost finished now.
Türkçe : Proje 2022’de başladı. — Artık neredeyse bitti.
A: I always go jogging in the morning.
B: That’s healthy!
Türkçe : Sabahları her zaman koşuya giderim. — Sağlıklı bir alışkanlık!
A: The meeting is on Wednesday afternoon.
B: Okay, I’ll mark it on my calendar.
Türkçe : Toplantı Çarşamba öğleden sonra. — Tamam, takvimime işaretleyeceğim.
A: She usually sleeps late at night.
B: Me too, I’m a night owl!
Türkçe : O genelde geceleri geç yatar. — Ben de! Gece insanıyım.
A: We’ll visit our grandparents on the weekend.
B: Tell them I said hi!
Türkçe : Hafta sonu büyüklerimizi ziyaret edeceğiz. — Selamlarımı söyle!
A: The concert is at 9 p.m.
B: Let’s go early to find good seats.
Türkçe : Konser saat 9’da. — İyi yer bulmak için erken gidelim.
A: The museum opens at 10 a.m.
B: Perfect! Let’s go after breakfast.
Türkçe : Müze sabah 10’da açılıyor. — Harika! Kahvaltıdan sonra gidelim.
A: What do you do in winter?
B: I usually stay at home and watch movies.
Türkçe : Kışın ne yaparsın? — Genellikle evde kalır, film izlerim.
A: Can you come on Thursday evening?
B: Sure, what time?
Türkçe : Perşembe akşamı gelebilir misin? — Tabii, saat kaçta?
A: The store closes at midnight.
B: Wow, that’s really late!
Türkçe : Mağaza gece yarısında kapanıyor. — Vay, oldukça geç!
A: I’ll finish the report in two days.
B: Great, that’s fast!
Türkçe : Raporu iki gün içinde bitireceğim. — Harika, hızlıymış!
A: Let’s go to the beach in August.
B: Good idea! It’ll be hot then.
Türkçe : Ağustos ayında sahile gidelim. — İyi fikir! O zaman sıcak olur.
A: He usually studies at the weekend.
B: Same here, I study on Sundays.
Türkçe : O genelde hafta sonu çalışır. — Ben de, Pazar günleri çalışırım.
A: I saw him on Tuesday.
B: Really? What did he say?
Türkçe : Onu Salı günü gördüm. — Gerçekten mi? Ne dedi?
A: I’ll call you at 7 o’clock on Monday in the evening.
B: Okay, I’ll be waiting.
Türkçe : Pazartesi akşamı saat 7’de seni arayacağım. — Tamam, bekliyor olacağım.